4 Hedef Nedir?

1. ÇİFTÇİ’NİN MARKALAŞMASI

 

Sağlıklı ürünleri ile beğeni kazanan üreticilerin tanınması ve kendi adlarıyla markalaşması kırsalda sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir çözüm oluşturabilir. Büyük şehirlere doğru yaşanan hızlı göç sadece kentsel sorunları büyütmekle kalmıyor; gıda egemenliği ve mutfak kültürünün de hızlı erozyonuna sebep veriyor. Tek işletmenin güçlenmesi yerine, çok sayıda iyi üreticinin kazancı sürdürülebilirlik açısından önem taşıyor. Projemiz kapsamındaki üreticiler hiçbir kimyasal dış girdi veya genetiği değiştirilmiş tohum kullanmadıklarını kabul ederler. Web sitemizdeki satışlar sadece üreticilerimizden direkt olarak perakende alıcılara yapılır; Toprak Ana Projemiz bu üretici ve tedarikçilerin buluştuğu ortamdır (Toprak Ana ürün satışı yapmaz). Satışa sunulan ürünlere ilişkin tüm ticari hak ve sorumluluklar sadece üretici ve tedarikçilerimize aittir.

2. FİYATLANDIRMA ÖZGÜRLÜĞÜ

 

Çiftçiler/üreticiler ürünlerini farklı özelliklere bağlı olarak (üretim alanı, üretim yöntemi, kullanılan tohum, vb) tanıtmakta ve tercih ettikleri fiyatlar üzerinden perakende esaslı olarak satışa sunmaktadırlar. Günümüzde çoğu kez üretici, son müşteri fiyatının çok küçük bir oranını kazanabilmektedir. Aracılığın etik sınırlarını sorgulamak istiyoruz ve kazancın büyük oranının üreticiye ait olması gerektiğine inanıyoruz.

 

3. GIDA GÜVENLİĞİ’NİN TEMİNATI ÇİFTÇİMİZ VE YEREL TOHUMLAR

 

Küçük çiftçilerimiz tarafından yüz yıllardır yerel tohumlarla yapılan üretimin desteklenmesi, hem tohum konusunda dışa bağımlılığımızı azaltacak, hem biyoçeşitliliğimizi korumaya destek olacaktır. Özellikle iklim değişikliği gerçeğinde, topraklarımızın bir laboratuar gibi kullanılarak, çok çeşitli yerel tohumların ekilmesi yakın gelecekte farklı ısı, yağış, nem ve ışık faktörlerinde oluşacak sonuçlara da fayda sağlayacaktır. Biyoçeşitlilik fantazi bir değer midir?  Alışılagelmemiş iklim koşullarına uyum sağlayacak tohumlarımızı ve onların ıslah savaşçıları küçük çiftçilerimizi gelecek nesiller daha net farkedecektir. Tarım emperyalizmine yenik düşmemek gıda güvenliği açısından birinci derecede önemlidir. Bu konuda dünyada özellikle Afrika kıtasında yaşananlar yokluğun iklimsel değil tamamen ticari hırsların bir sonucu olduğu gerçeğini bizlere gösteriyor. Köylümüzün köyünde ürettiği mamul ürünleri (tarhana, salça, reçel, kurutulmuş meyve ve sebzeler, vb) kendi tüketimi dışında fazlasını satabilmesine olanak sağlayacak mevzuat için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

 

4. YEREL EKONOMİLERİN DENGELİ OLARAK GÜÇLENMESİ

Ekolojik felsefede üretim yapan üreticilerin adil koşullarda kazanç sağlaması, yerel kültüre sahip çıkan gelecek nesilleri kendi topraklarıyla kenetler. Üretim ve tüketim noktalarının birbirine yakın olması, daha az tüketim, ürün tazeliği ve sosyal iletişim gibi önemli kazanımlar oluşturur. Mesele sadece kâr maksimizasyonu değildir. Sürdürülebilir yapıda, olabildiğince dışa bağımlı olmamak ekonominin görünmeyen gücüdür. Mesele  sadece iyi günlerin bilanço hesabı olmamalıdır; madalyonun diğer yüzü de aydınlık olabilir.

İklim değişikliğine bağlı seller, kuraklıklar, donlar, mevsim ortalamalarında aşırı ısı ve nem farklılıkları farklı yöre ve çiftçilerinin dengeli bir şekilde desteklenmesini daha yaşamsal bir seviyeye çekiyor. Tarımsal kıtlık dönemlerinde yöresel sıkıntıların diğer yörelerden sağlanabilmesi ve üretim haritasında olabildiğince dağınık-sistem anlayışı, gıda güvencesi ve sürdürülebilirlik risklerini önemli oranlarda aşağı çekecektir.